Dün Esenyurt'ta hiç binmediğim bir otobüsü beklerken farkettim..
Elinde gaz bombası hazır halde bekleyen polis abileri
bıraksan kaçarım ama nereye gideceğim konusunda hiç fikrim yok
-zaten onuda iş arayan bir abimizden öğrenmiştim.
İçimde telaş ve korkunun yarış ettiği gün gibi taksim meydanında.
Neyseki otobüs göründü..
Hafif bir rahatlık içimi sarmadı değil-sıcak kestane kıvamında-
dikkatimden az kalsın kaçacak bir arabalı abiler gurubuna denk geldim.
Doğan görünümlü şahin
Çelik jant
ve son ses müzik..
Müslüm baba söylüyor.
''Aldanma çocuksun mahsun yüzüne
mutlaka terk edip gidecek birgün
sanma sever gibi göründüğüne
seni sevmiyor diyecek birgün''
Otobüsten biraz daha önde onlar
arabayı kullanan abinin elleri yağlı.
Yüzüne takındığı hafif sert ifade ellerindeki yağın izahını zor bir hal
almasına yol görüyor.
Yanındaki arkadaşıda-yeni traş olmuş belli- yüzü az da olsa beliren güneşin ışığında parlıyor.. Bir eli camın dışında..Ritim tutuyor Müslüm Baba'ya..
Diğer elinde birası..
O değilde..
Arka camındaki yazı aldı benii götürdü..
''Eşin çok ama benzerin yok''
Hafif tebessüm..Bindim otobüse..
sonrası..
yok işte..
Sonrası
Beyoğlu..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder