Hürriyet

21 Aralık 2013 Cumartesi

balkon demirlikleri

Balkon demirliklerinin arasından ayaklarını sarkıtan çocuklardık

Gözümüz ufku bilmezdi

Türkülere eşlik edecek 

yaşa erişmemiştik henüz

Alfabenin 29 yalnızlığı 

varmış öyle duyardık  

En fazla tebessüm ederdik 

kendimize,


Büyüdük

Küçüldü elbiseler

Büyüdü ellerimiz 

Ayaklarımız sığmıyor artık balkon demirliklerine, kesip biçsem diyorum ellerimi sığsam çocukluğuma orada kalsam olmaz mı? Anne! 



 

20 Aralık 2013 Cuma

Babam'ın orta okul nasihati

Babam hep derdiki; “oğlum cebinde paran olsun. Her zaman olsun. Ucunu cebinden çıkar insanlar görsün. Ama harcama. İnsanlar senin ne kadar paran olduğunu bilmesinler. Ama o paranın ucunu hep görsünler.” 

İlk zamanlarda anlamamış, hatta babamın cimri bir insan olduğunu düşünmeye başlamıştım. Tabi bana bu nasihati ben daha 15 yaşındayken yapmıştı. Şimdi 24 yaşımın son günlerini yaşıyorum. Şimdi anlamaya başladım babamın ne demek istediğini. Orada konu para değildi. Orada konu hayatın ta kendisiydi. Bahsetmeye çalıştığı konuyu aşk özelinden açıklamak istiyorum. “Oğlum birini sevebilirsin, aşık olabilirsin hatta evlenebilirsin. Ama birine tüm sevgini veremezsin. Tüm benliğini birine teslim edemezsin. Birine tüm benliğini teslim etmek ruhunu teslim etmektir. Çünkü sevgininde, özleminde, hasretinde cebindeki para gibidir. Karşındaki insan ne kadar olduğunu asla bimemeli.”

İnsanlar asırlardır birbirlerini seviyorlar. Asırlardır büyük aşklar yaşanıyor. Seviliyor insanlar. Terkediliyor. Aldatılıyor. Çünkü insanlar sevgisini de özlemini de piyangodan çıkmış paraya benzetiyor. Hemen harcayıp bitirmek istiyor. Çünkü inanmıyor. Çünkü içindeki hevesi, heyecanı, birikmişleri bir an önce ortaya sermek istiyor. Tükeniyor herşey oracıkta. 

Birbirinize sevgi olarak sunduğunuz gerekçeler devamında ayrılık sebebiniz oluyor işte. 

Selam ederim.

19 Aralık 2013 Perşembe

Yorgan, ay ve desenler

Ayten,


Yatağımın hemen yanında pencere var. Geceleri uyandığımda ara ara,  penceremden yorganıma Ay'ın sönük görüntüsü çarpıyor. Sokak lambalarının ışığıyla karışan bir görüntü beliriyor yatağımın hemen üzerinde. Doğrulup düşünmeye bolca zamanım oluyor o vakitler. Geçmiş günlerin muhasebesi gelecek günlerin umuduyla karışıyor. Geçmişin korkuları kulaklarımda derin çınlamalara sebep olsada geleceğin vuku bulmayan gerçeği daha bir heyecanlı daha bir gizemli görünüyor bana. Gelecek olmayan şeylere gebe. İçinde tonlarca soru işareti var. Tonlarca hayal ve umut. 


Kimim kimsem yok. 

Gece uyanmalarım ve sabah kahvaltılarım var biraz. Kendi odamın bir kaç metra ferahlığı var işte. Bazen dar gelsede bazen meydan yerleri gibi kalabalık gelsede geceleri uyanıp biraz muhasebe yapmak iyi geliyor iki gözüm. Sana kızdığım zamanlarım oluyor. En çok onlara hayıflanıyorum. Diyorum keşke o kadar bağırmasam. Diyorum keşke onun istediği müziği açsaydım. Ne yani sen maç izlerken televizyonun önünden geçmen dünyanın sonu mu şevket. Olmuyor işte Ayten. Kızıyorum kendime. Sonra bunlar içimde büyüyor büyüyor. Sonra işte geceleri uyanıp ay ışığında kendi içimin muhasebesini tutuyorum. Geleceğimin güneşli sabahları sensin Ayten. Yine o gecelerden birinden ay ışığı yine yorganımın desenlerini okşuyor.  Doğrulup yine tekrar ediyorum. Tekrar ediyorum bir din gibi. Sana uyuyorum sonra. Sana, yani yastığımın soluna. Yastığımın içine gömüp kafamı; son düşüncelerime alkış tutuyorum. 


Tüm yollar, tüm gece uyanmaları, tüm yastıklar, tüm yorganlar ve desenler seni bana hatırlatan birer şiir, birer kitap, birer mısra..


Sana diyemediğim sözcüklerden öperim.


6 Aralık 2013 Cuma

Ya bir gün Ayten'i sevmekten vazgeçersen?

Ayten,

Yemeğimi yapıyor.
Gömleklerimi ütülüyor.
Bıdı bıdı yapmıyor.
Ellerimi tutuyor.
Öyle tutmak zorunda olduğu için değil.
Böyle kocaman bir gezende kaybolmaktan korkan küçük bir çocuğun babasının elini sıkıca tutması gibi tutuyor. Ellerim acıyor bazen. Ellerimin olduğunu hissediyorum onunla. Gece yatağa girince ellerime bakıyorum. Ya diyorum oğlum şevket haline şükret ellerini acıtana kadar sımsıkı tutan bir sevdiğin var. Haline şükret diyorum oğlum. Var ya Allah şahidim olsun. Ellerimle konuşuyorum sırf bu sebepten. Ayten görecek benim aklımdan şüphe edecek diye korkuyorum. Yatağın altında ellerime hesap soruyorum ben.. Ya kardeşim insanın eliyle ne zoru olabilir. Benim elimle zorum yok. Seviyorum ben ellerimi. Bazen abarttığımda oluyor tabi. Bak diyorum Ayten ellerimde senin el izin var. Ayten inanıyor buna biliyor musun. Vallaha inanıyor. Ya ben şimdi ellerimde izi olduğunu söylediğim bir kadına ki bu kadın buna tereddüt etmeden inanıyor. Nasıl derim ben bu kadını gün gelir sevmem diye.

Hele sus.
Kör oluruz.
Allah kör eder bizi benim canım.

Selam ederim.