Hürriyet

24 Ocak 2013 Perşembe

Çöp konteyneri'ne atılmış ölü bir kedi'yle diyaloglar.

Çöp konteyneri'ne atılmış ölü bir kedi'yle diyaloglar.

|

Ne münasebet.
Hislerimi hizaya sokmam konusunda üst komşumdan uyarı alınca-
Ondan sonraki bütün günler musluktan su içmedim.
Kalabalık sokaklarda işportacılarla siyasi konular üzerine hararetli bir tartışmam da olmadı.
Öldükten sonra adıma köprülü bir kavşak yapacak siyasi bir partiye üye olmak istedim. 
Hesaplarım tutmayınca ikinci el ürünler satan bir mağazada depo sorumlusu oldum.
Her gün peryodik olarak gürültü yapan üst komşumdan hislerim konusunda uyarı almam hayatımı belli ölçüde yol aldırdı.

..

Bizim muhitte yalnış otobüse binenlere cümle kurdurtmazlar.


Müslüm Yüksel - Çöp konteyneri'ne atılmış ölü bir kedi'yle diyaloglar.

16 Ocak 2013 Çarşamba

at

Bir atın yalnızlığı-
''Bir kavşak kalabalığı kadar fazladır.''
-ve elbette bir başka atla giderilir.

..

Bir atın yalnızlığı-
''Bir kamyon kasası kadar geniştir.''
-ve elbette bütün mesaisini kendisine harcayacak bir başka atla giderilir.

..

Müslüm Yüksel - at

12 Ocak 2013 Cumartesi

salaş-k

Soğuktan büzüşmüş yüzler
donuk bedenlerle mükemmel bir uyum içerisinde.

|

Salaş bir bir yalnızlık yaşıyorum.
Bir kaç yıllık henüz.
Dilim sürçüyor bu cümleyi kurarken.
''Salak'' bir yalnız yaşıyorum.
Bir kaç yıllık henüz.

...

11 Ocak 2013 Cuma

3.kişiler

Hayatla ilgili bir tereddüt yaşarsanız.
Hastaneleri ziyaret ediniz.
Kantinde oturup çay içmek yaraya pansumanla eşdeğerdir.
Hastalar,hasta yakınları,refakatçiler ve 3.kişiler..

Piyasalar,dalgalanmalar,ekonomik buhranlar,teknolojinin hızı,
bütçe görüşmeleri,maliye politikaları,ülke gündemi, paparaziler,
cemiyet hayatı,evlilik programları ve daha niceleri..
Bu kadar baba konunun konuşulmadığı tek mecradır belki hastane kantinleri..
Damar yolları açıktır herkesin.
Ve umutların stabilize edildiği halden anlar bir mecradır
hastane kantinleri..

||||

Tereddütleriniz mühürlenmeden alnınızda..
Seçtiklerinizle hakkettikleriniz arasında bir seçim yapınız.

-Müslüm Yüksel-3.kişiler

7 Ocak 2013 Pazartesi

Yiğidim aslanım




|

Umudumu.
Ömrü az kalmış
bir kelebeğin ayaklarına bağladım halatla.
Sana ulaşır mı?

||

Hem bu iktisadi manada yorumlanır mı?
Bütün halk otobüsleri biraz yalnızlık taşır.
-Klişe söylemlere rağmen.
Üstü çizilen her cümle biraz
''Yiğidim aslanım''

|||

Küçük bir pastahane bitiminde yol ayrımı.
Adın yeni vizyona girmiş bir film kadar heyecan verici.
Mütemadiyen fon müzikleri eşlik eder geceye.
Sözler hükmünü yitirmiştir.
Herkes iki kişilik düşünür.
Kendi dahil.

||||

Sazım sözüm asıl muhatabım 
sonbahar.
Kalabalıklar şehir
her hane kendi yalnızlığını yaşar 
fert sayısı kadar.

|||||

Virgülden sonrası yok.
Mana bindirmek yersiz
bilirkişi raporlarında adın yoktur.
Çünkü 
yolculuklar hep yalnız yapılmıştır.

4 Ocak 2013 Cuma

hüzün


Hüzün.
İçinde ne çok şey barındırıyor aslında.
Salt bir kelimenin ötesinde insana bir çok açıdan bakma yeteneği de kazandırıyor.
Herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği,başına yada sonuna eklenen her kelimeye kendinden bir şeyler katan belkide eksilten bir durum özetidir.
Literatürde gönül üzgünlüğü,gam,keder ve sıkıntı anlamlarına geliyor hüzün.İnsanların zihninde olumsuz bir durumu teşkil etmesine karşın uzun vadede insandan olumlu etkiler yarattığına inanıyorum. Hüzün sadece bir sokağın ismi olarak karşımıza çıkmıyor. Yada bir film ismi olarak..
Lise talebesi bir gencin sınıfta kalması kendi dramıdır.
En büyük hüzündür sınıfta kalması.
Yaptığı bir hata sonucu işinden olan üç babası bir memurun hüznüdür asıl olan.
Buna benzer örnekleri çoğaltabiliriz.
Sonunda hüzün bir noktadan sonra insana tecrübe kazandırıyor.
Lise talebesi gencin sonraki yıllarda çok başarılı olması gibi.
Üç çocuk babası memurun sonraki yıllarda sektör değiştirip daha az hata yaptığı bir alana yönelmesi gibi..
Evet
hüzün çoğumuzda olumsuz bir izlenim oluştursa da çoğumuzda da farklı bakış açılar kazandırmasına da sebep oluyor.
Türk Dil Kurumundaki tanımına rağmen hüzün o kadar olumsuz bir kelime değil bana göre..
Çünkü hüzün mutsuzluklarımıza giydirdiğimiz ucuz bir elbise oluyor çoğu zaman..Sıradan..basit..
Çoğu zaman da..
Kimi insanlar için hüzün yeniden doğrulma mücadele etme gücü oluyor..

3 Ocak 2013 Perşembe

N.Eczane

Bir şeylere alışınca insan.
Vakit daha hesaplı işlemeye başlıyor.
Daha bir kitabına uygun hareket ediyor.
Alışkanlıklar rutinleşiyor.
Misafirlikte annemiz kızmasın diye yemeğe çekindiğimiz
meyve tabakları ve tatlılardan hatırlayalım tabak tabak..
Ne ilgisi var kardeşim.
Senin başka işin yok mu?
be adam.
diyecek biri oradan..

Bu sebeptendir ki
17 yaşıma kadar.
Misafirliğe gittiğim hiçbir yerden
tabak dolusu meyve yemedim.
Üstelik akabinde gelen revani ile birlikte.

İkili ilişkiler insana bir çok noktadan bakma yeteneği kazandırıyor.
Size de oldumu bilmiyorum.
Bende oldu.
Bir kere oldu.
Sonrasında zaten hep sürdü.

Soğuk bir kış günü
belediye otobüsü beklediğim
uğruna evden durağa kadar gelmeyi
çok şeye yorduğum
karnı tok
sırtı pek
bir akşam üstü.

Unutmadan!
Hava o kadar soğuk ki
montumun önünün kapamayı unutmuşum.

Yanımda duruyordu.
Öylece ama.
Kendince.
Kalabalık değil.
Ziyadesiyle tek.

Tek cümlesiyle
beni olduğum yere çiviletmesi kısa bir an sürdü.

''Montunun önünü kapat üşütürsün hasta olursun''

Salt bir edayla aktardım.
Olduğu gibi.
Değiştirmeden.
Kendimi bir filmin repliği kadar bilindik hissettim.
3 Çocuk annesi bir kadının ev kirasını ödediği o an kadar rahat.
O kadar özgür.
O an bir şarkının nakarat kısmı gibiydi adeta.

Bir süre cümle kurmakta zorlandım.
Bizim muhitte cümle kurmak hususi bir yetenektir.
Arabesk müzik kadar bilindiktir.

Hatırladığım.

Önünde durduğumuz eczanenin yanıp sönen tabelasında takılıp kaldığımdı..

''Nöbetçi eczane''

Müslüm Yüksel - N.Eczane

1 Ocak 2013 Salı

Turuncu Kafa

Bir abartının gölgesinde ne kadar giderse o kadar hayat,
gürültülü,
zehirli,
turuncu
ve
riyakar..

Sözgelimi ana haber bültenlerine yansıyan bir haberin
haber olarak itibar görmesi faili meçhul bir cinayete kurban giden yirmi adet kedinin kapı önünde serili bedenleri olmalıdır.

Katır sırtlarında taşınan otuz küsür ölmüş insan olmamalıdır!

-Müslüm Yüksel - Turuncu Kafa

sineğin

Katıla katıla gülmenin tadını unutmuşum.
Cefakar olmuşum.
Naz'ına bir yar'in hasret kalmışım.

Vakit var.
Soğuktan aklını yitirmiş bir sineğin çaresiz çırpınışını izliyorum.
Penceremden..
El etme diyor annem.

ses etme.

''Sokaktan insanlar geçiyor.''

Müslüm Yüksel - sineğin