Hürriyet

27 Mart 2013 Çarşamba

Yol kenarlarında portakal kabuklarının ne işi var.


Yol kenarlarında portakal kabuklarının ne işi var.

|

Ölü çiçekler ve kargalar mevsimindeyiz
Maceraya mahal yok
Hapishaneler ek kontenjanla mahkum alıyorlar
pazarlarda silahlar satılıyor
uzun menzilli
kısa menzilli
peşin fiyatına taksitle
bütün pazarlama taktiklerine 
ve kesici aletlere inat.

||

Camiler,kiliseler ve cemevleri yas'ta
Bütün inançlar tek çatı altında toplanma kararı aldı
ve devlet kanalından açıklama;
portakal tüketmek yasak.
Bütün portakal severlere selam olsun
Direnişimizin ilk günü bu gün.
Kutlu olsun.

26 Mart 2013 Salı

Kravatlara selam olsun

Tanımadığım bir kadının sigara paketinden iki tane sigara aldım.
Çok olağan gelişti her şey
cümle içinde kendi kaleme goller atıyordum adeta.
Siyasi rejimlerin dudaklarında yaşıyorduk milletçe.
İki ülke arasında gelişen olaylar
yarına dair umutlarımızın yeşermesi için yeterli midir?
Yoksa akbilimi tekrardan doldurmalı mıyım?
Benzer özelliklere sahip iki tane terlik satın aldım.
Denizler çok temiz.
Paçamı sıyırıp ayaklarımı değdirmek istiyorum.
Bu kara kışta hastalanırsın oğlum.
Çok iyi hatırlıyorum
sular kesikti.
Milletçe yağmur duasına çıktılar
Abdest almadan edilen dua kabul görmüş olmalı 
sabah kasabanın sular altında kaldığı haberi yankılandı haberlerde..
Neye 
kime 
bu özlem.
Yol şeritleri kavgaya tutuşmaya sebep midir?
Kravatlara selam olsun.
Çelik jantlara da.



25 Mart 2013 Pazartesi

İyi dilekler/iç çekişler

İyi  dileklerimiz iç çekişlerimize karışıyor.
Balkonlarda sarkıtılan ölü kuşlar akşam haberlerinin özeti.
İş çıkarmayın başıma.
Gidin balkonlardan kuşlarınızı alın.
|
Gezenler yaşamlara az geliyor.
Herkes hesabına fazladan bir yaşam daha ekliyor.
Melodiler kulaklarda yankılanmadan dualar edilmeye başlıyor.
Yaşamın şakaya gelen yanları elbette şarkılardan fazla.
Elbette babalar çocuklarına mirasını paylarken 
adaletli olacak.
Yeşil çam adını ne varsa siyah beyaz.
Renkli kuşak fazla müstehcen.
Bir gencin hayallerine müdahale edecek kadar fazla yangın var.
Mektuplar yeni alışkanlıklara yenik düştü
amatör kümede kalması bile zor.
İncitir birbirini sevenler
pahalı alışkanlıklara ne gerek var.
Bir kalem bir kağıttır size lazım gelen.
Tatsız kavgalara nakaratlar oluşturmayın
gidin diyafram çalışın.
Annenize bulaşık makinası alın
varlığınız bu ülkeye armağan olsun
annenize de bir zahmet.
Şarkılar söylemeyin bana
şiirler okuyun
çay demleyin
gülleri dalında sevin
söyledim mi sahi ben gülleri dalında severim.
Sizde sevin
ama insanlar
fazla 
yer yok
güllere.



19 Mart 2013 Salı

Hasmı olmayan bir adamın hikayesi

Telaşlar
ardı sıra gelen haberler
bir takım insanlar.
Sözler
kendinden kurulmuş saatler kadar
yalanlar 
kendine bahane.

Verilecek sözlerim var.

Hasmı olmayan bir adamın hikayesine şahitlik ettim ertesi sabah.
Gün batmak üzere penceremden
bir kuş çöp toplar yuvasına
piyano sahibine gönül koyar.
Bütün kardeşler verdiği sözden cayar.

Anlamaya muktedir bir adamın hikayesine şahitlik ettim ertesi sabah.
İçinde yaşama sevinci
ilk okul sırasında adeta
yeni önlük giymenin buruk heyecanı
annesi kapıda.
Bütün beslenme çantaları
tebeşirler
ve tahta sıralar..

Bütün babalara kızgın bir adamın hikayesine şahitlik ettim ertesi sabah.
Haa
bu arada
Kapıda unutulmuş bir çift ayakkabı yalnızlığı var.

18 Mart 2013 Pazartesi

gülüşmeler

Hatırlamak yaşamaktan daha yaman bir çelişki
üzerine toprak atılmış meftanın hislerine bile şüpheyle yaklaşmaktayım.
Adımızın ilk harflerini yanyana koyunca tuttuğumuz takımın adı çıkıyor
annemle diyaloglarımız önemli ölçüde yol aldı.
Uzun zamadır dinlemediğim bir şarkıya Cemal Süreya vesile oluyor.
Yoğun insanlarız.
Ayıplarımız bile yok.
Aptal olmak için gazete okumak gerekir.
Gazeteler yalan haberlerin stadyumu
ben içeri alınmayan taraftar.

Elmalardan ve diğer yarısında bahsetmek istiyorum.
Vardır elbette bir sebebi olanların
üzerine konuşmaların ve yalanların.
En arkadayım.
Şoför pür dikkat kullanmakta dolmuşu.
-Baba hırsız bir eve girerse neyi çalmaz
..Bilmiyorum kızım.
-gülüşmeler.
-Tabiki zili çalmaz baba.

Verilmiş sadakamız varmış.
Ucuz atlattık kazayı.

14 Mart 2013 Perşembe

Bir kadınla bir istinat duvarı arasındaki ilişki

Bir kadınla
bir istinat duvarı arasındaki ilişki
ve
bir kedi.

Kendisiyle karşılaşmamızın olanak dışı olduğu bir günün ertesi.
Okul kantini kendi kapasitesinin üstünde çalışıyor.
Hocalar kendi bağımsız mücadelesinin derdindeler ve
ikili ilişkiler üzerine tez yazan iki öğrencinin fikir çatışmasına şahit oluyorum. Kardeşimin ev kirası geçikmiş. 
Aksilikler diz boyu.
Aksanı bozuk bir iskoç bana ''la'' demeye çalışıyor.
İzlediği dizilerin etkisinde kalan tek millet değiliz.
Paçayı bir şekide kotarıyorum. Anılar depreşiyor.
Bir sahil kasabası,
bisiklet,
deniz,
içinde yalan adına ne varsa bir gömlek fazla gelen uykusuz martılar.. Üstleri başları kirli..
Belli uzun yol gelmişler.
İşte o vakit bir sandalyenin varlığına şükrediyorsun.

Ağlama duvarı olmuş çay evleri,
sözlerine dikkat etmeyen elleri kirli adamlarla doluşmuş,
Acımın karşılığı radyodan çalan müziğe denk.
Halimden seyyar satıcılar anlar.
Uykusuz
aç yılanlar,
Bir ceylanı mideye indirmenin telaşı,
Ucuz kitaplar var.

Annemin akşamüstü sefası babamın astımıyla bölünüyor.
Küfürlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
Hanesine bir küfür daha yazdırmamak için ne kadar dirensede nafile.
Bütün anneler biraz küfür.
Biraz inanç.
biraz din.

Başladığım her cümle
sonuna getiremediğim hikayelere dönüşüyor.
Bir sahil kasabası yalnızlığı yaşıyorum.
Her kelime
her cümle
biraz kış
biraz da istinat duvarı
mübarek..

9 Mart 2013 Cumartesi

Bir takım hikayelere monte edilmiş adamlar.

Bir takım hikayelere monte edilmiş adamlar.

Mesafeler gücümüze gitmesin
alışkanlıklar ihtimallerin ötesinde..
''Kalıbımı basarım'' teslimiyeti yok.
Her kadın kendi adamına yalanlar sıralar ardın sıra
adamlar ki alçıya alınmış hisleri
yeryüzü kadınlara az..

Zulümler diz boyu
en çok da
çiçeklerin söz hakkı yok.
Çiçeklerin dikenleri kendine..

5 Mart 2013 Salı

Bir çocuğun bavulla imtihanı

Bir çocuğun bavulla imtihanı,

Yorgunuz,
ne varsa geride müstahak olsun bize,
kalk gidiyoruz,
bir yol 
bir kalıp sabun
ve bir çift çorap
teselli ikramiyesi..

Ermeni mahallesi'nde bir dost,
Edip Cansever.
''Mavi, huydur bende''
bir kapı
bir kalem..
Ara sokaklar..

Sözler söylenmeli
yarım yamalak..