Hürriyet

28 Ekim 2012 Pazar

A-sosyal

Söz konusu hassasiyetler olunca nede çabuk bıçak kesiyoruz her lafa.
Sözüm ona kendi kitlesini yaratan sosyal platform kahramanları
klavye başında kendi baharlarını yaşatıp
kendi gerçeklerine dem vuruyorlar.
İçimizde biriken nefreti klavyede tuşlara monte ederken.
Geç saatlere kadar.
Uykusuz durabiliyoruz.
İçerden biri seslenene kadar..


adamın teki

''Adamın teki''ne ilçe kıraathanesinde derdimi anlatmamın telaşı ortamdaki dumanla kimyasal reaksiyona girdi.. Ne derece ölçülebilir bir insanın sabrı ne derece insan insan olmaktan çıkar ''adamın teki'' canlı şahidim oldum.. Üstümde birikmişim vardı allahtan çıkardım ''adamın teki''yle bölüştümde neşemiz laçkalaştı biraz..Öyle para falanda değil biraz neşem vardı cebimde kötü günler için sakladığım onu iyi akıl ettim de durumu biraz kurtardım.. Neşemiz gıcır kıyamet sürerken duruma babamda dahil oldu. Tek joker hakkım kalmış gibi...Gelirken Bim'e uğrada biraz kuruyemiş al.. Akşam köy tatsız tutsuz oluyor.. Yeriz tadımız tuzumuz olur. Odun sobasının romantik sıcağında Bim'den aldığımız kuruyemişlerle bir araya gelince ben dedim ki kendime ben bunu yazarım. Tepki olsun diye değil. Neşemiz gıcır olsun diye..
Orada Bim'in torbasına ilişti gözüm.
yerde kimsesiz duruyordu..
aldım buzdolabının kenarına iliştirdim.
Lazımlık niyetine..

Bu yazımı uygunsuz bir niyetle yazdım.
Belki okur bana selam edersiniz.



kupa

Günahlarım takvim yapraklarından daha hızlı yol almaya başladı.
Yorum getirmek için yanlış bir zaman.
bir kupa çay içmenin bir ton tasa dinlemeye eşdeğer olduğunu
yanında eşlik eden şarkılardan anlıyorum.

''Yerine sevemem''







hakiki

Hangi hakiki kelimeye dayasam sırtımı boşlukta buluyorum kendimi.
Konaklamaya zaman kalmadan doğrulup yol alıyorum. 
Varacağım sonuç yolumdan daha kısa duruyor. 
Adımlarımı yavaşlatma girişimimde sonuçsuz bırakıyor beni. 
Ulu orta sessiz kalıyorum. 
Kimsesiz..



yanılgılar

Kayda değer bir gerekçem olmadı
hiç bir zaman.
Geçici yanılgılarım oldu.
Her seferinde.

Payıma düşen hep kendim oldum.


Geri dönüşüme müsaittim

Alttan almaya da-
keza
Değişik iklim şartlarına uyum sağlamayı 
bile anneme kabul ettirmiştim.

Söz konusu olmana sebep ne kadar belirsiz faktör varsa ortada.

Aklımdan uzaklaştırdım.

Yanılgılarımın en eski üyesiydin.

Yaş sırasında baş köşede oturan hep sendin.
Hürmeti sana sundum hep
Kusur etmedim.

Yabancı şarkılara eşlik etme telaşıdır. Yanılgılar.

Tam anlamıyla olmaz.
Hep biraz eksik..
Hep bir melodi geridesinde.








manii

Midemdeki bulantı ölçüsü yitirmiş vaziyette.
Cümle kurmanın hasretini çekiyorum çokça zamandır.
Pek çok sebep sıralamak mümkün-
kocaman göbeğime.
Ancak.
kompleks yapım
seni özleme dürtüme mani olamıyor.

Bu cümlenin noktası yok.

o kadar.




15 Ekim 2012 Pazartesi

hi-s

Bir garip his.
Hiç nedeni olmadan gelip bitiveriyorsa yanınızda.
Müziğin sesini kısın.

10 Ekim 2012 Çarşamba

Hey hat

Hey hat dedim kendi kendime
arkamdan sinsice yaklaşan 
annem elinde bir tabak dolusu nar'la girdi odama.
Yokluğuna alışmaya çabalamam tam 8 dakika sürdü anlayacağın.
Bir tabak dolusu nar ve yanında çubuk kraker..

Bira.fm açtım.
''Düşen bir yaprak görürsen beni hatırla demiştin.
Biliyorsun seni ben ne çok sevmiştim''
Tanrıyla iç konuşmalarım sürüyor öte yandan 
nar'ın teki dişlerimin arasına sıkışmış cebelleşiyoruz.

Kendimi üstünde şapkası olmayan a harfine benzetiyorum.
Cümle içinde kullandıkça kendimi deforme olan hanım teyzelere benziyorum az yavaştan..

Evet.
Varlığın binlerce mill öteden başımı döndürüyor.
Bu tespit ne yaman bir tespit 
kurarken kendi kafasında bu cümleyi halet-i ruhiyesı ne durumdaydı yazanın..

Bazen seni yazmak hayal etmekten daha kolay oluyor.
Yazmak kolay çünki.
Yazmak kurmaktır kafanda bir dünyayı..

Bazen 
fazlaca derin düşünmeye başladığımda seni 
gerçekliğini yitirmeye başlıyorum
Rüyamın bir bölümünde olduğumu düşünüyorum.
Kaybolup gidecekmiş gibi.
aniden.
Uyanınca ne rüya gördüğümü hatırlamaya çalışmak gibi..
Karışıyor bazen..

Bazen çok klişe bir söylem olarak ; Felek senin evin yıkılsın'

Bugün 15.günü 
dakikalar evvel..


sana..

5 Ekim 2012 Cuma

''Z''

Bugün bir miktar zaman geçirdiğim bir parkta çok aşık bir abimiz(Bir lise talebesi olması yüksek ihtimal) bankın bi kenarına büyük harflerle ''Z'' harfi yazmıştı. Banka baktım uzun uzun sonra ... Sonrası yok... Sonra muğlak.. 

Yüzüm güneşe doğru anlayacağınız bahanem de yok. 

Ne varsa serdim önüne amatör bir futbolcu edasıyla..
Zaman çok hızlı yol alıyorken,
Sokakların bilmediğim yönleri bir garip his oluşturdu sol omzumun üstünde.

Arabesk hislerime tercüman olsun diye yedekte her zaman bir lafım vardır.

Yoksa çekilir dert değil parke taşlarında yürümek.
''Felek senin evin yıkılsın''
Bu cümleyi parke taşlarını dizen bir amcanın avuclarına sıkıştırdıktan sonra devam ettim yoluma.
Küçük bir tebessüm oluştu amcanın yorgun yüzünde 
aldı cümleyi serdi yola
üstünü parke taşlarıyla betonla kapladı.
Sıkıca.

Artık biliyorum.

Bir vakitlikti bankta geçen zaman.
Belkide haklıdır banka o harfi kazıyan meçhul liseli abimiz.
Belikde sadece banka o harfi kazımaktır 
tek mantıklı gerekçesi.

Liseli talebesinin mahçubiyetine ek olarak

bir şarkı mırıldandım otobüste sıramı beklerken;



''Ey zahit şaraba eyle ihtiram 
İnsan ol cihanda bu dünya fani 
Ehline helaldir,na ehle haram 
Biz içeriz bize yoktur vebali 

Sevap almak için içeriz şarap 
İçmesek oluruz düçar-ı azap 
Senin aklın ermez bu başka hesap 
Meyhanede bulduk biz bu kemali 

Kandil geceleri kandil oluruz 
Kandilin içinde fitil oluruz 
Hakkı göstermeye delil oluruz 
Fakat kör olanlar görmez bu hali 

Sen münkirsin sana haramdır bade 
Bekle ki içesin öbür dünyada 
Bahs açma Harab-i bundan ziyade 
Çünkü bilmez haram ile helali''