Hürriyet

4 Mart 2014 Salı

reyhansultan


reyhan teyze 77 yaşında. 3 kızı var. aslen aydın’lı ama evlenince ısparta’ya taşınmış. eşi geçen yıl vefat edince yalnız kalmış. belli aralıklarla kızlarında kalıyor. “en vefalı olan en küçük kızım” diyor. bizim kızların hepsi yüksek okul mezunu. öğretmen oldu hepsi ama en ufağı okumak istemedi. evde kalacağım dedi. bizde okutmadık. zaten ilk o uçtu yuvadan. sandviçler geldi sohbetimizin arasında klasik thy ikramı; hindili kaşarlı sandviç, patlıcan ezmesi içinde tek bir siyah zeytin ve tatlı. reyhan teyze önüne sandviç konunca eliyle ağzını kapatarak kulağıma kısık sesle; “oğlum bunlar paralı ise yemem ben.” yok dedim. ücretsiz. tam emin için olmak üç kere tekrar ettirdi bana. önce cola istedi. cola soğuk olunca. çayla değişdik. hayatıma yeni bir tabir soktu o esnada. oğlum çay istede şunlarla “kattırı vereyim.” dedi. yemeğini yedi. çayını içti. epey sohbet ettik. hiç erkek evladım olmadı dedi. çok isterdim olsun. gözleri nemlendi öyle derken. benim ama içim nemlendi. içiyle dedi o cümleyi. titreyen elleriyle gözünü ovuşturdu. ben izledim. bir kadının içiyle konuşması insanın içini nemledirir bu öğrendim. çok hap alıyom oğlum. yaşlandım artık. 3 kere nereli olduğumu sordu. her defasında hevesle söyledim. son olarak fotoğraf çekelim dedim. olsun sen benim oğlumsun çekelim dedi. o esnada inmiştik. çektim. annen, babana selam söyle dedi. hayır duasını aldım. ellerini öptüm. indim. inince yağmur yapıyordu. hiç hissetmedim yağan yağmuru. İçim çok büyük bir huzurla doluydu. bir insanın hayır duasını almanın huzurundan bahsediyorum. arada siz de yapın. yaşlı insanların çaylarını siz karıştırın. sohbet edin. dinleyin. bakın o vakit yüreğiniz nasıl nemlenir. nasıl kamyonlarca huzur dolar. selam ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder