Hürriyet

30 Nisan 2013 Salı

Elif


Bana kendisini anlatmanın ne kadar zor olduğundan bahsederdi. 
İlk başlarda bunu anlamamıştım. Zamandan ve sabırdan bahsedince sonunda nelerle karşılaşacağımdan korku duyar oldum. Hapishane yıllarından kalan bir korkusu vardı. 
Geceleri uyanıp evin bütün kapılarını kontrol ederdi. 
Devam eden gecelerde hiç uyumamaya başladı. 
Endişeliydim. 
Korkuyordum. 
Çaresiz kalmanın dayanılmaz acısını duyardım her gece Elif'in o terlik sesleri duyunca.
Uyumazdım çoğu gece korkularımla sessizce dönmesini beklerdim. Kendimi duyduğum nefret her gece biraz daha arttı. 
Birşeylerin karşısında öylece hareketsiz beklemenin dayanılmaz iğrençliği beni her gece biraz daha hırçın yapıyordu. 
Çözüm yolları her gece biraz daha kapanıyordu. 
Elif bana her akşam güneş batmadan önce bakardı. 
Ben ona her akşam bana baksın diye akşamları beklerdim. 
Mümkün olduğunca Elif'de ilgili cümleler kurardım. 
Bir gece yine terlik sesleriyle uyandım. 
Sessizce dönmesini bekledim. 
Sabahın ilk ışıkları pencereden içeriye zorla girince.  
Kalkıp salona doğru yürüdüm. 
Elif masanın üstüne bir zarf bırakmıştı. 
Bir veda zarfıydı. 
Ondan sonra yatağıma döndüm ve bir daha Elif'de ilgili cümleler kurmamaya özen gösterdim. 

Akşam üstlerini ve sabahları seven bir adamın garip hikayesi. 
Bu cümlenin sonuna noktayı koyduğum sırada güneş bizim evin balkonundan kayboldu. 

18:29 Irak/Erbil

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder