Hürriyet

19 Aralık 2013 Perşembe

Yorgan, ay ve desenler

Ayten,


Yatağımın hemen yanında pencere var. Geceleri uyandığımda ara ara,  penceremden yorganıma Ay'ın sönük görüntüsü çarpıyor. Sokak lambalarının ışığıyla karışan bir görüntü beliriyor yatağımın hemen üzerinde. Doğrulup düşünmeye bolca zamanım oluyor o vakitler. Geçmiş günlerin muhasebesi gelecek günlerin umuduyla karışıyor. Geçmişin korkuları kulaklarımda derin çınlamalara sebep olsada geleceğin vuku bulmayan gerçeği daha bir heyecanlı daha bir gizemli görünüyor bana. Gelecek olmayan şeylere gebe. İçinde tonlarca soru işareti var. Tonlarca hayal ve umut. 


Kimim kimsem yok. 

Gece uyanmalarım ve sabah kahvaltılarım var biraz. Kendi odamın bir kaç metra ferahlığı var işte. Bazen dar gelsede bazen meydan yerleri gibi kalabalık gelsede geceleri uyanıp biraz muhasebe yapmak iyi geliyor iki gözüm. Sana kızdığım zamanlarım oluyor. En çok onlara hayıflanıyorum. Diyorum keşke o kadar bağırmasam. Diyorum keşke onun istediği müziği açsaydım. Ne yani sen maç izlerken televizyonun önünden geçmen dünyanın sonu mu şevket. Olmuyor işte Ayten. Kızıyorum kendime. Sonra bunlar içimde büyüyor büyüyor. Sonra işte geceleri uyanıp ay ışığında kendi içimin muhasebesini tutuyorum. Geleceğimin güneşli sabahları sensin Ayten. Yine o gecelerden birinden ay ışığı yine yorganımın desenlerini okşuyor.  Doğrulup yine tekrar ediyorum. Tekrar ediyorum bir din gibi. Sana uyuyorum sonra. Sana, yani yastığımın soluna. Yastığımın içine gömüp kafamı; son düşüncelerime alkış tutuyorum. 


Tüm yollar, tüm gece uyanmaları, tüm yastıklar, tüm yorganlar ve desenler seni bana hatırlatan birer şiir, birer kitap, birer mısra..


Sana diyemediğim sözcüklerden öperim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder