Hürriyet

25 Mayıs 2013 Cumartesi

Sözler ve birtakım deneyimler ve Özdemir.

Sözlerden ve birtakım deneyimlerden söz açıldı.
Eşiyle yaşadığı sorunların haddi hesabı yok. Burdan anlatsam meclise kadar yolu var dedi.
İçindeki burukluk ses tonuna bile yansımıştı. Kesik kesik anlatırdı.
Bazen bir anda sağanak şeklinde.
Sabah erken uyanmanın dezavantajı günün uzun geçeceği gerçeğiydi.
Bütün bereketler ve kapı komşuları.
Söz konusu eşi olunca konuyu zihinlerde daha fazla yer etmesi açısından örnekle açıklama gereği hisseti. Bu konuda kimseyi yanıltmak niyetinde değildi.
Nede olsa sahnede yapılamaz bir hata.
Sabah uyandığımda kendimi güneşin o kavurucu sıcağı karşısında bi çare hissettim.
Kahvaltı yapmanın alternatif bir etkinlik olacağını düşünüp mutfağa yöneldim.
Adımlarım güneşin ışığına karışınca çocukluğumu hatırlardım.
Anneanemi ve kapı girişindeki el yapımı kilimi.
Bizim hayvalara saygımız sonsuzdu eskiden.
Bilhasa anneanemin.
Mutfakta kahvaltı hazırlama seansım
güneşin kaybolmasıyla devam etti.
Ardından yağmur bastırdı.
Müziğin nakarat kısmına denk gelmişti.

Özdemir'i düşündü.
Elinde bıçakla domatesleri dilimlerken.
Ayağında terliksiz dolaşmaktan fena haz alırdı.
Yüksek sesle konuşmak gibi aykırı bir huyu vardı.
Bunu göğsünü gere gere yapardı.
Sandalyeyi aradı gözü 
oturdu.
Tuhaftır.
Ben Özdemir'le ilgili bir aktiviteye karar versem 
her defasında oturma ihtiyacı hissediyorum dedi.
Bütün toplumsal gerçeklerin ışığında.
Özdemir beni güçsüzleştiriyor.
Cümle kuramaz hale geliyorum.
Bir dayanağa 
biraz güce ihtiyaç duyuyorum.

Yabancı şarkılara eşlik etmeyi çok heves etmişti.
Anneannesinin kilimine 
ihtiyaç sahiplerine 
ve mp3 çalarlara.

Özdemir bende
sandalyeye oturma ihtiyacı hissetiriyor.
Güneş varken
bütün bulucinlerin ışığında
yağmur yağıyor.

Özlemlerim bir an'da bulutlara karışıyor.
Sahi mutfak tezgahında çorabımın ne işi var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder