Hürriyet

9 Ekim 2013 Çarşamba

Ayten!

Seni alır yüreğime yüz görümlüğü diye takarım Ayten! Seni bir cümleye sığdırabilmenin sancısını yaşarım geceleri. Üzülürüm. Kahrolurum. Etimi kopartır. Lime ederim. Seni üzmeyi aklımın duraklarında bile indirmem. Yalnış otobüse bindirir. Farklı şehirlere, ilçelere, kasabalara köylere gönderirim. Bilirim Ayten! Sevmenin değer vermenin itilip kakılmanın o kekremsi tadını bilirim. Üstümde dünden kalan bozuk paralar gibi bilirim. Ellerimi her cebime soktuğumda oynar. Isıtırım. Sevseydin şayet. Senin ellerini ısıtırdım Ayten!

Biz henüz 10 yaşına bile basmadan Bayram sabahlarında en güzel elbiselerimi giyer. Dedemin elini öpmek için sıraya girerdim. Şimdi bankalar bize kredi versin diye sıraya giriyoruz. Azaldı Ayten! Herşey azaldı. Dedeler azaldı. Bayram sabahları azaldı. Limon kolonyaları azaldı. Bayram harçlığıyla aldığımız gofretler, bisküviler ve arasına koymak için lokumlar azaldı. 

Bende azaldım Ayten!
Seni beklemekten. Olmayan sevgini kapında dilenmekten, kapımı sen diye açıp faturaları görmekten bende azaldım Ayten! 

Bak Ayten!
“Şarkı dinlemek istemiyorum ben. Şarkı söylemek istiyorum.” 

Sevgiyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder