Hürriyet

13 Ekim 2013 Pazar

Galip

Üsküdar vapur iskelesinde oturmuş. Kredi kartlarımın borcunu nasıl öderim diye kara kara düşünmekteydim. Ailem sevdiklerim yetmezmiş gibi borçlarımıda ihmal etmeye başlamıştım. Elimdeki küçük not defterine büyükten küçüğe doğru borçlarımı tek tek yazdım. Onu ordan alıp diğerine ekliyorum. Diğerini öbürüne. Sonuç hep aynı. Kocaman bir eksi. Aradan kaç vapur gitti geldi hesap etmedim. Yanıma kaç çift oturdu. Kaç çifti uğurladım bilmiyorum. Sustum. Bekledim. Çay içmenin çözüm olabileceğine karar getirmiştim. Not defterine çay parasını eklemekti cabası. Hava açıktı. Sıcak bir istanbul günü. Kendimi denize atmanında çaresi yok. Şarkılar dinliyorum. Şarkılar biraz narkoz etkisi. Uyanıyorsun ardından. Büfeler var etrafta. Büfeler ne çok umut satar. Hemen ceplerimi kontrol ediyorum. Cüzdanım yerinde. Istanbul’a bahar akşam vakti gelir. Baharın adını bir sokağın girişinde rastlıyorum. Utanıp başını önüme eğiyor devam ediyorum yoluma. Ne uyanıyorum bilseniz. Bulunduğum yere mıhlanıp kalıyorum. Yanımda yeni çiftler oturuyor. Yeni yüzler her zaman baharın habercisidir. Her zaman. Telefonum çaldı. Kardeşim arıyordu. Abi. Hastayım. Yetiş.
Hastaneye gidiyorum. Adres şurası. 
Telefon kapandı. 
Kulaklarımın kızardığını hissettim.
Vapura atlayıp gittim hemen hastaneye. Vapurda üst katta oturdum. Zaman yavaş akmaya başladı adeta. Herkes herşey yavaş hareket ediyor. Herkes yavaş düşünüyor sanki. Vapur olduğundan çok yavaş. Algı yetimi yitirdiğimi düşündüm. Oturdum. Geçmesini bekledim. Vapur karşı tarafa geldiğinde kulaklarımda derin bir çınlama sesi vardı. Kulaklarımdaki kızarıklığın tüm bedenime yayıldığını hissediyordum. Indim. Koşmaya. Bir an önce hastaneye gitmek istiyorum. Kardeşim hastaydı. Bana ihtiyacı vardı. Kağıthane Devlet Hastanesi’ne vardığımda saat biraz geç olmuştu. Buldum kardeşimi sarıldım. Mahçup mahçup bana baktı. Ben ona baktım. Biraz ağladık. Tişörtüme yaşları bulandı. Aldım alnıma sürdüm. Kağıthane Devlet Hastanesi erkek müşahade odasında kardeşimle serumlar hakkında akademik kaynak oluşturulabilecek düzeyde sohbet ettik. Ağrısı geçmiş. Yüzü gülüyordu üstelik. Şimdi evdeyiz. Karşımda uyuyor. Bunları ona yazdığımdan habersiz. Bilse ağlardı. Bende ağlardım. Siz bilin istedim. Belki birlikte ağlarız. Kardeşlerinizi sevin. Onlar kredi kartı borçlarından çok daha mühim. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder